Sukabağı İşleme Sanatı... Ve
tarihi yolculuğu...
Sukabağı, kabakgiller familyasından tek yıllık sarılıcı bir bitki olduğu icin asma kabağı da denir.
Ülkemizde farklı bölgesel isimlendirmeleri de vardır. Trakya'da susak, Karadeniz'de fiçiko olarak da bilinir.
Necip milletimizin tarihi yaşam sürecinde sukabağının medeniyetimiz üzerinde derin izleri bulunuyor. Örnegin " Kabak başında patladı " deyiminin ana karakteri sukabağıdır .Doğal ve sağlam yapısı ile o günlerin şartlarında saklama ve yoğurt mayalama kabı ,su testisi, , maşrapa, kaşık, kepçe, rüzgar çanı, ,asker matarası,oyuncak gibi kullanım alanlarına sahip olan sukabağı,müzik aletleri ve yemek kültürümüzde de karşımıza çıkmaktadır.
Milli Mücadelemiz ,muasır medeniyet hedefimiz ve cumhuriyetimizin kurulması ile hızla gelişen sanayi sonrasında
sukabağı yerini çelik ,metal ve plastik ürünlere bırakmıştır. Bir süre sadece doğal halleriyle bahceleri süslemekte olan sukabakları cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi "Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur" sözü veciz bir anlam ifade etmiş, sanata merak ve ihtiyacımızın uyanması ile sukabağı da değerlendirilmiş ve şimdilerde çok çeşitli ve yine evlerimizin baş köşesini süsleyen abajur ,lambader,avize gibi sanatla yoğurulan bir materyal olarak eserlerimize doğal bir hammadde olmuştur.
Yerel kabak kemane çalgımızın tamburu sukabağıdır.
Ayrıca halen günümüzde ham meyvelerinden turşusu ve yemeği yapılmaktadır.