Filografi Sanatı
Filografi Sanatı, belirlenen bir desen, motif veya logonun ahşap zemin üzerine çivi çakılarak, tel ile belirli örgü teknikleri kullanılarak yapılan el sanatıdır. Filografi sanatı, 17.yüzyılda İran’da ortaya çıkmış; kısa sürede Avrupa ülkelerine yayılmıştır. Klasik motiflerin dışında farklı desenlerde işlenir hale getirilmiştir. Ülkemizde de son zamanlarda da oldukça popüler hale gelen filografi sanatı, kurslarımızda geliştirilmeye ve gelecek nesillere aktarılmaya devam edilmektedir. Bu amaçla, Tuzla Halk Eğitimi Merkezi Filografi kursu olarak kursiyerler yetiştirmeye, sanatımızı tanıtmaya; sevinç, hüzün, mutluluk ve tüm duygularımızı filografi sanatı ile yansıtmaya ve yaşatmaya devam etmekteyiz.
Ebru boyaları içinde çok nadir bulunan Lök isminde bir boya vardır. Necmeddin Hoca bu boyanın Mısır Çarşısı’nda bir dükkana geldiğini öğrenir ve derhal boyadan temin etmek üzere yola koyulur fakat Necmeddin Okyay’ın yola çıkarken bilmediği bir şey vardır ki o da o gün günlerden 12 Kasım 1918’dir yani İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin askerleriyle birlikte İstanbul’a geldikleri gündür. Necmeddin Hoca boyayı almış almasına fakat her tarafta süngülerle dolaşan İngiliz ve Fransız askerler vardır. Eve nasıl döneceğini şaşıran Necmeddin Okyay hemen bir kayık tutar ve hızla Üsküdar’a geçer. Hoca bu duruma çok üzülmüş, çok içerlemiştir. Ülkesinde düşman postallarını görmek onu ziyadesiyle etkilemiştir. Aradan 5 sene geçer 2 Ekim 1923 tarihinde düşman askerleri İstanbul’dan çekilirler. Toygar tepesindeki evinden liman görünmektedir. Düşmanın çekildiğini gören Necmeddin Okyay çok mutlu olur ve hemen içinde Lök boyasını da kullandığı yazılı bir ebru kağıdı ebru teknesine yatırır. Tekneden çıkan bu yazılı ebruda “gel keyfim gel” yazmaktadır. Hatta Necmeddin Okyay’ın keyfi o derece yerine gelmiş ki keyif kahvesini yudumlarken kazara kahveyi gel keyfim gel yazan ebru kağıdının üzerine dökmüştür. Bugün o yazılı ebru üzerinde kahve lekeleri olduğu halde Uğur Derman’ın elinde bulunmaktadır.